Bir gün,
HASAN-I BASRİ ''kuddise sirruh'' hazretlerine
bir kimse gelip;
Efendim, filân kes, sizin gıybetinizi yaptı,
diye arzetti.
BÜYÜK VELÎ sordu:
Onun evine niçin gitmiştin?
Yemeğe çağırmıştı efendim.
Neler ikrâm etti sana?
Çeşitli yemeklerle, türlü meşrûbât
vardı efendim.
Esefle baktı yüzüne:
Bu kadar yemeği karnında sakladın da,
şu BİR ÇİFT SÖZÜ neden
saklayamadın?
Kalktı, bir tabağı “HURMA” ile
doldurup, uzattı ona:
Bunu, o adama götür. Bana iyiliğine
karşı HEDİYEM’dir.
Adam şaşırdı:
Ne iyiliği efendim. Aksine
GIYBETİNİZİ YAPTI
o kişi.
İyi ya, günahlarımı almış.
Bundan BÜYÜK İYİLİK olur mu?
Bir gün de biri gelip;
Efendim, evlenme çağında BİR KIZIM var.
İsteyeni çok. Hangisine vereyim?
diye sordu.
BÜYÜK VELÎ cevaben;
ALLAHTAN KORKANA. Eğer kızını severse,
ne âlâ. Sevmezse, Allahtan korkar da
zulmetmez hiç olmazsa,
buyurdu.